2010 yılı İspanya’nın futbolda,
milli takımlar düzeyinde zirve yaptığı bir yıl oldu. Aslında sadece Milli
takımla da bu sınırlı değil. La
Liga , dünyanın en iyi ligi haline gelirken, Barcelona geçen
sezon Şampiyonlar ligi şampiyonu, bu sene ise yarı finalde kaybetmesine rağmen
yine de dünyanın en iyisi durumunda. Atletico Madrid ise Avrupa liginde
şampiyon oldu.
Esas büyük başarılar ise milli
takımlar düzeyinde hem de A Milli takım düzeyinde yaşandı. İspanya Milli takımı
2008 Avrupa Şampiyonluğunun ardından, 2010 Dünya Kupasını da kazanarak
tarihindeki en büyük başarıyı elde etti. Peki İspanya’yı farklı kılan ne? Son
zamanlarda büyük başarıların ardında ne yatıyor?
Dünya Kupası başlamadan yaklaşık
15 gün önce Avrupa 17 Yaş Altı şampiyonasında final oynandı. Finalde favori
olmasına karşın, İngiltere’ye 2-1 yenilen İspanya Avrupa ikincisi oldu. Temmuz
ayının başında İspanya Dünya şampiyonu olurken, Temmuz ayının sonunda bu kez
Fransa’da düzenlenen 19 Yaş Altı şampiyonası finali oynandı. Finalde yine
İspanya vardı. Yine büyük favori İspanya’ydı. Ne var ki benzer bir sonuçla 2-1
maçı Fransa kazanmış, İspanya kaybetmişti.
Üç önemli organizasyon ve finalde
de üç İspanya takımı. Bu durum sadece 2010’da ortaya çıkmış bir şey değil.
İspanya Milli takım seviyesinde büyük başarıları yeni yeni yakalıyor olsa da
alt yaş düzeylerinde her zaman en önemli takımların başında geliyor. Fakat
özellikle son 10 yılda İspanya’nın alt yaş düzeylerinde tartışmasız bir
egemenliği bulunuyor. Sanırım bu da 2006’dan sonra dünya futboluna damga vuran
İspanya takımının nasıl ortaya çıktığını oldukça iyi anlatıyor.
2000 yılından önceki
organizasyonlarda İspanyol genç takımları çok sayıda derece aldılar.
Şampiyonluk, ikincilik, üçüncülük.
2002’de U-16, U-17 dönüştürüldü.
İspanya 2002’den sonra bir kez dördüncü, bir kez üçüncü, üç kez ikinci, iki kez
de şampiyon oldu. 19 Yaş altı takımı ise 2002’den bu tarafa, dört kez şampiyon
bir kez de ikinci oldu.
Bugün izlemekten büyük keyif
aldığımız; Xavi, İniesta, David Silva, Fabregas, Fernando Torres, David Villa,
Sergio Ramos, Casillas, Reina, Pique, Puyol, Llorente, Navas, Mata gibi İspanya
Milli takımının yıldızları bu yaş kategorilerinde önemli başarılara imza
attılar ve bu fabrikadan üretildiler.
Özellikle Barcelona alt yapısı
İspanya Milli takımlarının çekirdeğini oluşturmada başı çekiyor. Buna Real
Madrid, Sevilla, Atletico Madrid, Valencia, Zaragoza, Real Sociedad ve Athletic
Bilbao gibi takımların alt yapısının da katkısı birleşince önemli yetenekler
her sene birer, ikişer sahneye çıkıyor.
Javi Martinez, Cesar
Azpilicueta, Fran Merida, Bojan Krkic, David
De Gea, Dani Parejo, Ander Herrera, Roberto Canella, Camacho, Asenjo gibi
önemli yetenekler de sahne alma sırası bekliyor.
Bir üst paragrafta sahneye yakın
zamanda sahneye çıkacakların hemen ardından ise Sergio Canales, Thiago
Alcantara, Jorge Pulido, Isco, Iker Muniain, Juanmi, Paco Alcacer, Rafa
Alcantara, Gerard Deulofeu, Jese Rodriguez, Koke, Borja, Suso, Pablo Sarabia,
Ortola, Ramalho, Muniesa, Denis Suarez gibi adından sıklıkla söz edilecek,
hatta aralarından bazılarının Dünya yıldızlığına koşacağı çok büyük birkaç
kuşağında geleceğini söylememiz gerekir.
İspanya sadece yetenekli
oyuncular yetiştirmiyor. Zaten iş bu gençlerin var olması değil, bu gençlerin
alt yapıda kazandıkları bilgi-birikimleri, fundemental olarak sağladıkları
gelişim. Ayrıca İspanya’nın sahip olduğu pasa dayalı, teknik, çabuk
oyunculardan kurulu futbol kültürü her yaş düzeyi takımlarda aynen uygulanıyor.
Böylece 21-22 yaşına geldiğinde oyuncu, hiç de yabancı olmadığı bir oyun
şablonuyla Milli takımda rahatlıkla yer alabiliyor. Farkı da yaratan esas unsur
burada diye düşünüyorum.
İspanya, futbolda şu an dünyada 1
numara. Bu daha ne kadar daha sürer sorusuna benim cevabım, yakın gelecekte
değişmeyeceği yönünde. Gerçekten, hiçbir ülkenin alt yapısından İspanya’daki
kadar yetenekli oyuncu birden gelmiyor.
İspanya’nın kadrosunu şu an
oluşturan oyuncuların birçoğunun daha genç olması işleri daha da
kolaylaştırıyor. Örneğin Casillas 29 yaşında ve bir kaleci olarak önünde çok
uzun bir süre var. De Gea ve Asenjo gibi çok kaliteli iki genç kalecinin ise
henüz 20 ve 21 yaşında olması en az 10-15 yıl kalede sorun yaşanmayacağını
gösteriyor. Keza savunmanın önemli ismi Pique 23 yaşında ve uzun yıllar
oynayabilir. Puyol’un ise önemli alternatifleri yetişiyor. Bartra, Muniesa,
Ramalho, Pulido gibi çok yetenekli savunmacılar var. Xavi, İspanya’nın yakın
zamanda kaybedeceği en önemli isim görünüyor. O’nun alternatifleri ise Ander
Herrera, Thiago Alcantara, Sergio Canales gibi isimler. Gol yollarında, çok
büyük bir yıldızın David Villa’nın ise en önemli alternatifi yine Valencia’dan
Paco Alcacer olacak.
Bu isimlerin dışında İspanya’nın
şu an sahip olmadığı; Suso, Isco, Deulofeu çok büyük yıldız adayları yetişiyor.
Uzun yıllar önce “Geleceğin
Futbolu İspanya’da” başlıklı bir yazı yazmıştım, www.ortakafagol.com ‘da. Şimdi ise bu
yazıda ne kadar haklı olduğumu görmek beni memnun ediyor. Geleceğin Futbolu
İspanya’da sürmeye devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder