Alışık olduğumuz bir önermedir,
İspanya’nın Dünya Kupasının favorileri arasında olduğu. Ne var ki İspanyol
Milli Takımı her Dünya Kupasında bir yolunu bulup, başarısız olmayı bilmiştir.
Bu kez durumlar biraz daha farklı. İspanya, Güney Afrika’ya Avrupa Şampiyonu
olarak geliyor ve en önemli favori durumunda.
Bizde bu yazımızda, İspanya’nın
eksileri ve artılarını belirtip, bu kez kazanabilirler mi sorusunun yanıtını
bulmaya çalışacağız.
Futbolcuları açık ara en değerli
takım olan İspanya kuşkusuz son 3 yılda göstermiş olduğu performansla parmak
ısırttı. 2006 yılında Dünya Kupasında gruptaki üç maçını da kazanmasına karşın,
ikinci turda Fransa’ya 3-1 kaybederek kupaya veda İspanya, aynı yılın Kasım
ayında özel maçta Romanya’ya 1-0 yenildikten sonra inanılmaz bir performans
göstermeye başladı. Aragones yönetiminde ilk dönemlerde çok iyi bir ortaya
koyamayan ve çok eleştirilen İspanya takımı 2006 Kasımındaki Romanya maçının
ardından, 2009 yılında Konfederasyon kupasındaki ABD maçına kadar olan dönemde
35 maç üst üste kaybetmeyerek bu alanda Brezilya’nın rekoruna ortak oldu. Yine
bu dönem içinde 15 maç üst üste kazanarak, bu alandaki rekoru ele geçirdi ve
İspanya bugün de 11 maç üst üste kazanarak Dünya Kupasına geliyor.
Son üç yılda 48 maç ve tek
mağlubiyet. Alınan 43 galibiyet, oynanan mükemmel futbol. İspanya, son Avrupa
şampiyonu ve kuşkusuz sahadaki futbolları bir harika.
2004 yılında Yunanistan’ın Avrupa
Şampiyonu olmasıyla zirve yapan savunma futboluna, alternatif olarak ortaya
çıkardıkları pasa dayalı, sürekli hücumu düşünen, göze hoş gelen futbol
stilleriyle taraflı tarafsız herkesin sempatilerini kazandılar. Onlardan
yeryüzünde hoşlanmayan insanlar, sahada onlara rakip olmak zorunda olan Milli
takım futbolcularından başkaları olamaz.
Dün gece Polonya karşısında yarım
düzine gol atarak, şov yapan İspanyollar bu denli harika bir takımken kupayı
kazanabilecek mi? İşte herkesin yanıtını aradığı soru da bu. İspanya bu takımla
bunu başarabilir mi? Bu takımın avantajları ve dezavantajları nelerdir, bir
bakalım.
İspanya’nın en büyük sorunu
bugüne kadar Dünya Kupaları ve büyük organizasyonlardaki başarısızlıkları.
Birçok turnuvaya favoriler arasında gelmiş olmalarına karşın, geçmişte çok
sayıda hüsran yaşadılar. Bu onlar için en büyük sorun. Ne var ki 2008’de
kazanılan Avrupa Şampiyonluğu onların üzerindeki bu “korkuyu” epeyce giderdi.
İspanya takımı için bir başka
sorun yaratabilecek nokta ise takımın sürekli hücumu düşünen ve teknik
kapasitesi yüksek oyuncularıyla oluşturdukları bu pas futbolunun; çok sert
oynayan, futboldan çok rakibi bozma amacı güden, fizik gücü yüksek takımların
futbolundan etkilenebilecek olmaları. Tabi bu noktada İspanya takımının teknik
bir takım olmasına karşın, mücadele güçlerinin ve fizik kapasitelerinin de
azımsanamayacağı nedeniyle bunun üstesinden de kolaylıkla gelebilirler.
İspanya için söylenebilecek bir
başka negatif yön ise duran toplar. İspanya takımı uzun boylu bir takım değil
ve yerden kısa oynayan oyunculardan kurulular. Bu da savunmada, duran top
organizasyonlarında rakip takımlara şans yaratabilir ki İspanya Milli takımının
gol yeme riski en fazla olan yeri burası. Aynı duran top meselesi, hücumda da
önemli. İspanya gol bulmak için bu yolu hiç denemiyor çünkü bu karakterlerinde
yok ve hava hakimiyeti yüksek çok oyuncuları yok. Ne var ki; bu kupada
Llorente, Busquets, Javi Martinez gibi 1.90 ve üzerinde üç oyuncu takımda
olacak. Özellikle Llorente ve Javi Martinez, eğer kadroda şans bulabilirse,
hava toplarında çok etkili olan ve sık sık bu tarz goller atabilen isimler.
Sergio Ramos’u da düşündüğümüzde bu yönde de İspanya için ibreler pozitif hale
gelebilir.
İspanya için sayılabilecek eksi
yönler bunlar. Gelelim artı yönlerine.
Öncelikle şunu söyleyelim;
İspanya kupadaki en geniş ve en iyi kadro. 23 futbolcu da son derece önemli
isimler. Alternatifleri çok fazla. Örneğin; İngiliz takımın bir tane bile iyi
kalecisi yokken, Arjantin kalecilerinin deneyimi neredeyse yok gibiyken
İspanya’nın üç önemli kalecisi var. Savunmanın sağında dünyanın en iyi üç
isminden biri olan Sergio Ramos, savunmanın ortasında en iyiler arasında
rahatlıkla isimlerini sayabileceğimiz Pique ve Puyol, onlara alternatif olan
Albiol ve tecrübeli Marchena. Savunmanın solunda Capdevila gibi çok büyük bir
deneyime sahip önemli bir isim ve alternatif olarak hem sağbek hem de solbek
oynayabilen Real Madrid’li Arbeloa var.
Orta saha ise kuşkusuz dünyanın
en iyi orta sahası ve İspanya’nın da en önemli hattı. Xavi, İniesta, Silva,
Fabregas ve Alonso gibi beş büyük yıldızın yanı sıra, Pedro, Navas, Mata gibi
üç genç yetenek var ki bu üçü kenardan gelip takımı şampiyon yapacak
kapasitedeler. Yine Busquets ve Javi Martinez çok genç ve dinamik orta saha
oyuncuları, aynı zamanda da teknik oyuncular. Forvette ise iki dünya yıldızı
Torres ve Villa. Alternatif ise Llorente.
İspanya’nın topa sürekli
hükmeden, kısa paslara dayalı bir organizasyonu var ve bu da yukarıda
bahsettiğimiz yetenekli isimlerle oynanabiliyor. İspanya’nın bu pas futbolu
rakipleri bayıltan türden. O kadar sık bir pas döngüleri var ki rakip takımı
inanılmaz yoruyorlar ve bu pasların sonunda gol pozisyonunun ortaya çıkması
kaçınılmaz son. Bu oyuncular bu pozisyonları da çok iyi değerlendiren isimler.
İspanya’nın futbolunun esası bu;
pas futbolu. Sık sık, derinden, ince paslar.
İspanya kupada kendisine rakip
olabilecek birçok takımla hazırlık maçı yaptı ve hepsini rahatlıkla yendi.
İtalya, Fransa, Arjantin, İngiltere gibi takımlar İspanya’ya direnebilmeyi
başaramamışlardı.
İspanya çok kaliteli bir takım.
Şablonları o kadar oturmuş, oyuncular da bu şablona kendilerine o kadar çok ait
hissediyorlar ki sahaya inanılmaz bir takım çıkıyor.
İspanya en şanslı takım olarak
görünüyor ve benim de kupadaki mutlak favorim durumundalar ve işlerin normal
seyirde ilerlemesi halinde kupayı kazanacaklarını düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder