9 Haziran 2010 Çarşamba

Dünya Kupası Öncesi İspanya Analizi

Alışık olduğumuz bir önermedir, İspanya’nın Dünya Kupasının favorileri arasında olduğu. Ne var ki İspanyol Milli Takımı her Dünya Kupasında bir yolunu bulup, başarısız olmayı bilmiştir. Bu kez durumlar biraz daha farklı. İspanya, Güney Afrika’ya Avrupa Şampiyonu olarak geliyor ve en önemli favori durumunda.

Bizde bu yazımızda, İspanya’nın eksileri ve artılarını belirtip, bu kez kazanabilirler mi sorusunun yanıtını bulmaya çalışacağız.

Futbolcuları açık ara en değerli takım olan İspanya kuşkusuz son 3 yılda göstermiş olduğu performansla parmak ısırttı. 2006 yılında Dünya Kupasında gruptaki üç maçını da kazanmasına karşın, ikinci turda Fransa’ya 3-1 kaybederek kupaya veda İspanya, aynı yılın Kasım ayında özel maçta Romanya’ya 1-0 yenildikten sonra inanılmaz bir performans göstermeye başladı. Aragones yönetiminde ilk dönemlerde çok iyi bir ortaya koyamayan ve çok eleştirilen İspanya takımı 2006 Kasımındaki Romanya maçının ardından, 2009 yılında Konfederasyon kupasındaki ABD maçına kadar olan dönemde 35 maç üst üste kaybetmeyerek bu alanda Brezilya’nın rekoruna ortak oldu. Yine bu dönem içinde 15 maç üst üste kazanarak, bu alandaki rekoru ele geçirdi ve İspanya bugün de 11 maç üst üste kazanarak Dünya Kupasına geliyor.

Son üç yılda 48 maç ve tek mağlubiyet. Alınan 43 galibiyet, oynanan mükemmel futbol. İspanya, son Avrupa şampiyonu ve kuşkusuz sahadaki futbolları bir harika.

2004 yılında Yunanistan’ın Avrupa Şampiyonu olmasıyla zirve yapan savunma futboluna, alternatif olarak ortaya çıkardıkları pasa dayalı, sürekli hücumu düşünen, göze hoş gelen futbol stilleriyle taraflı tarafsız herkesin sempatilerini kazandılar. Onlardan yeryüzünde hoşlanmayan insanlar, sahada onlara rakip olmak zorunda olan Milli takım futbolcularından başkaları olamaz.

Dün gece Polonya karşısında yarım düzine gol atarak, şov yapan İspanyollar bu denli harika bir takımken kupayı kazanabilecek mi? İşte herkesin yanıtını aradığı soru da bu. İspanya bu takımla bunu başarabilir mi? Bu takımın avantajları ve dezavantajları nelerdir, bir bakalım.

İspanya’nın en büyük sorunu bugüne kadar Dünya Kupaları ve büyük organizasyonlardaki başarısızlıkları. Birçok turnuvaya favoriler arasında gelmiş olmalarına karşın, geçmişte çok sayıda hüsran yaşadılar. Bu onlar için en büyük sorun. Ne var ki 2008’de kazanılan Avrupa Şampiyonluğu onların üzerindeki bu “korkuyu” epeyce giderdi.

İspanya takımı için bir başka sorun yaratabilecek nokta ise takımın sürekli hücumu düşünen ve teknik kapasitesi yüksek oyuncularıyla oluşturdukları bu pas futbolunun; çok sert oynayan, futboldan çok rakibi bozma amacı güden, fizik gücü yüksek takımların futbolundan etkilenebilecek olmaları. Tabi bu noktada İspanya takımının teknik bir takım olmasına karşın, mücadele güçlerinin ve fizik kapasitelerinin de azımsanamayacağı nedeniyle bunun üstesinden de kolaylıkla gelebilirler.

İspanya için söylenebilecek bir başka negatif yön ise duran toplar. İspanya takımı uzun boylu bir takım değil ve yerden kısa oynayan oyunculardan kurulular. Bu da savunmada, duran top organizasyonlarında rakip takımlara şans yaratabilir ki İspanya Milli takımının gol yeme riski en fazla olan yeri burası. Aynı duran top meselesi, hücumda da önemli. İspanya gol bulmak için bu yolu hiç denemiyor çünkü bu karakterlerinde yok ve hava hakimiyeti yüksek çok oyuncuları yok. Ne var ki; bu kupada Llorente, Busquets, Javi Martinez gibi 1.90 ve üzerinde üç oyuncu takımda olacak. Özellikle Llorente ve Javi Martinez, eğer kadroda şans bulabilirse, hava toplarında çok etkili olan ve sık sık bu tarz goller atabilen isimler. Sergio Ramos’u da düşündüğümüzde bu yönde de İspanya için ibreler pozitif hale gelebilir.

İspanya için sayılabilecek eksi yönler bunlar. Gelelim artı yönlerine.

Öncelikle şunu söyleyelim; İspanya kupadaki en geniş ve en iyi kadro. 23 futbolcu da son derece önemli isimler. Alternatifleri çok fazla. Örneğin; İngiliz takımın bir tane bile iyi kalecisi yokken, Arjantin kalecilerinin deneyimi neredeyse yok gibiyken İspanya’nın üç önemli kalecisi var. Savunmanın sağında dünyanın en iyi üç isminden biri olan Sergio Ramos, savunmanın ortasında en iyiler arasında rahatlıkla isimlerini sayabileceğimiz Pique ve Puyol, onlara alternatif olan Albiol ve tecrübeli Marchena. Savunmanın solunda Capdevila gibi çok büyük bir deneyime sahip önemli bir isim ve alternatif olarak hem sağbek hem de solbek oynayabilen Real Madrid’li Arbeloa var.

Orta saha ise kuşkusuz dünyanın en iyi orta sahası ve İspanya’nın da en önemli hattı. Xavi, İniesta, Silva, Fabregas ve Alonso gibi beş büyük yıldızın yanı sıra, Pedro, Navas, Mata gibi üç genç yetenek var ki bu üçü kenardan gelip takımı şampiyon yapacak kapasitedeler. Yine Busquets ve Javi Martinez çok genç ve dinamik orta saha oyuncuları, aynı zamanda da teknik oyuncular. Forvette ise iki dünya yıldızı Torres ve Villa. Alternatif ise Llorente.

İspanya’nın topa sürekli hükmeden, kısa paslara dayalı bir organizasyonu var ve bu da yukarıda bahsettiğimiz yetenekli isimlerle oynanabiliyor. İspanya’nın bu pas futbolu rakipleri bayıltan türden. O kadar sık bir pas döngüleri var ki rakip takımı inanılmaz yoruyorlar ve bu pasların sonunda gol pozisyonunun ortaya çıkması kaçınılmaz son. Bu oyuncular bu pozisyonları da çok iyi değerlendiren isimler.

İspanya’nın futbolunun esası bu; pas futbolu. Sık sık, derinden, ince paslar.

İspanya kupada kendisine rakip olabilecek birçok takımla hazırlık maçı yaptı ve hepsini rahatlıkla yendi. İtalya, Fransa, Arjantin, İngiltere gibi takımlar İspanya’ya direnebilmeyi başaramamışlardı.

İspanya çok kaliteli bir takım. Şablonları o kadar oturmuş, oyuncular da bu şablona kendilerine o kadar çok ait hissediyorlar ki sahaya inanılmaz bir takım çıkıyor.


İspanya en şanslı takım olarak görünüyor ve benim de kupadaki mutlak favorim durumundalar ve işlerin normal seyirde ilerlemesi halinde kupayı kazanacaklarını düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder