Suso

İspanya, Dünyaya yeni bir yıldız daha armağan ediyor. İsmi Suso Fernandez. Geçen yaz Liverpool, iki büyük İspanyol devi; Barcelona ve Real Madrid’le bu harika çocuk için büyük bir transfer rekabetine girmiş ve sonuçta kazanmıştı. Cadiz’in 1993 doğumlu büyük yeteneği; Suso’yu transfer etmeyi başarmışlardı.

Bu sezon öncesi Liverpool’un yaz kampına da dahil edilen Suso, M. Gladbach ile oynanan maçta Jovanovic’in yerine oyuna girdi. Liverpool taraftarının Suso’dan beklentileri çok fazla. Halen Liverpool Rezerv takımında forma giyen Suso’nun çok büyük bir yıldız olacağı beklentisi hayli fazla.

Jesus Joaquin Fernandez Saenz De La Torre tam isimli oyuncunun lakabı ise Suso. 1993 doğumlu olan Suso, İspanya 17 Yaş altı milli takımının da çok önemli bir ismiydi fakat Melendez, Avrupa Şampiyonası öncesi Suso ve bir başka yetenek Malaga’lı Juanmi’yi disiplinli davranmadıkları için takıma almamıştı. Suso, eğer o şampiyonada yer almış olabilseydi sanırım her şey çok daha farklı olabilirdi. Yine de Melendez’in kararının Suso’nun geleceğine katkı sağlayacağını düşünenlerdenim.

Suso, tipik bir forvet arkası. O’nu; Guti, Xavi, Fabregas ve İniesta gibi yıldızlara benzetenler çok. Cadiz’in genç takım çalıştırıcısı ve aynı zamanda Suso’yu keşfeden isim Quicke Gonzalez, Suso’nun müthiş bir futbol zekasına sahip olduğunu söylüyor. Harika bir pas yeteneği, bir forvet kadar iyi gol vuruşları ve müthiş bir futbol vizyonuna sahip olduğunu da ekliyor. Suso bu yeteneklerinin yanı sıra bir takım oyuncusu olarak da karşımıza çıkıyor.

Suso için İngiltere’de düşünceler benzer. Özellikle bu yaz, Suso’nun ve Rezerv takımla göstermiş olduğu performansın ardından beklentiler daha da artmış durumda. Liverpool Rezerv takım koçu John McMohan’da Suso’nun büyük bir yıldız olacağını düşünenlerden. Liverpool koçu Roy Hodgson’ın da düşünceleri benzer.

Mükemmel bir sol ayağa sahip olan Suso, orta sahanın beyni olacak teknik ve oyun zekasına fazlasıyla sahip. 16 yaşındaki Suso, Liverpool’un gelecek bir iki sezon içinde kadroda yer vereceği çok büyük bir yetenek.

Suso’nun önemli bir yıldız olacağını şimdiden sizlere duyurmak istiyorum. Suso ismini bundan sonra daha sık duyacağız.

Yeni Pique: Ignasi Miquel

Ignasi Miquel, İspanyolların Yeni Pique’si olarak lanse ediliyor. Tıpkı; Pique, Fabregas, Fran Merida, Pacheco gibi O da bir Katalan. Ignasi Miquel’in bu yıldızlardan farkı Barcelona’dan değil UD Cornella takımından Arsenal’e gitmiş olması.

Arsene Wenger iki sezon önce Ignasi Miquel’i transfer ederek, Adaya yine çok yetenekli bir İspanyolu götürmüş oldu. Fabregas ve Pique ile başlayan bu son beş yılda Adaya yetenekli İspanyol genç futbolcuların gitmesi çok sık yaşanan bir durum. Fabregas ve Pique bu isimlerin en başında gelenleri oldu. Ardından da Fran Merida, Dani Pacheco, Daniel Ayala, Sergio Tejera, Mikel San Jose gibi önemli yetenekler ada yolunu tuttu. İki sezon önce ise adaya giden Suso ve Ignasi Miquel’de, Fabregas ve Pique olacak kıvamda yetenekler.

28 Eylül 1992 doğumlu olan 17 yaşındaki Ignasi Miquel, Arsenal Rezerv takımının da kaptanlığını yapıyor. Savunmanın ortasında oynayan Miquel, 1.93’lük boyu ve üstün top tekniği ile Pique’ye çok benziyor. Gelecekteki önemli savunma oyuncularından birisi olmasına kesin gözüyle bakılan Ignasi Miquel’in tabii ki en büyük şansı Arsene Wenger gibi bir üstadın takımının bir parçası olması. Genç futbolculara verdiği değer tartışılmaz olan Arsene Wenger’in Ignasi Miquel’i gelecek sezondan itibaren Arsenal takımında oynatması beklenebilir.

İspanyol savunma oyuncularının diğer ülke savunma oyuncularına göre daha teknik oyuncular olduğunu biliriz ancak fizik açısında özellikle Kuzeyli rakiplerine oranla daha ufak tefektirler. Ne var ki Pique, üstün fiziği ve müthiş top tekniği ile çok ön plana çıkmış bir oyuncu oldu. Ignasi Miquel’de tıpkı Pique gibi üstün bir tekniğe ve O’nun gibi çok güçlü bir fiziğe sahip.

Ignaci Miquel, İspanya futboluna önümüzdeki 10-15 senelik dönemde büyük katkı sağlayabilecek önemli bir yetenek. Miquel’i takip edin.

Pablo Sarabia

Geleceğin Yıldızları köşemizde bu hafta Real Madrid’in çok büyük beklentileri olan bir yıldız adayını tanıtmak istiyorum. Pablo Sarabia bu yazımızın konuğu.

11 Mayıs 1992 Madrid doğumlu olan Pablo Sarabia, geçen yaz yapılan Dünya 17 Yaş Altı Gençler şampiyonasında en çok göze batan isimler arasında yer almıştı. İspanya, şampiyonayı üçüncü tamamlarken; Koke, Borja, Muniain ve Isco ile birlikte İspanya takımının en önemli yıldızları arasındaydı.

İspanya’nın Altın Çağı

2010 yılı İspanya’nın futbolda, milli takımlar düzeyinde zirve yaptığı bir yıl oldu. Aslında sadece Milli takımla da bu sınırlı değil. La Liga, dünyanın en iyi ligi haline gelirken, Barcelona geçen sezon Şampiyonlar ligi şampiyonu, bu sene ise yarı finalde kaybetmesine rağmen yine de dünyanın en iyisi durumunda. Atletico Madrid ise Avrupa liginde şampiyon oldu.

Esas büyük başarılar ise milli takımlar düzeyinde hem de A Milli takım düzeyinde yaşandı. İspanya Milli takımı 2008 Avrupa Şampiyonluğunun ardından, 2010 Dünya Kupasını da kazanarak tarihindeki en büyük başarıyı elde etti. Peki İspanya’yı farklı kılan ne? Son zamanlarda büyük başarıların ardında ne yatıyor?

Dünya Kupası başlamadan yaklaşık 15 gün önce Avrupa 17 Yaş Altı şampiyonasında final oynandı. Finalde favori olmasına karşın, İngiltere’ye 2-1 yenilen İspanya Avrupa ikincisi oldu. Temmuz ayının başında İspanya Dünya şampiyonu olurken, Temmuz ayının sonunda bu kez Fransa’da düzenlenen 19 Yaş Altı şampiyonası finali oynandı. Finalde yine İspanya vardı. Yine büyük favori İspanya’ydı. Ne var ki benzer bir sonuçla 2-1 maçı Fransa kazanmış, İspanya kaybetmişti.

Üç önemli organizasyon ve finalde de üç İspanya takımı. Bu durum sadece 2010’da ortaya çıkmış bir şey değil. İspanya Milli takım seviyesinde büyük başarıları yeni yeni yakalıyor olsa da alt yaş düzeylerinde her zaman en önemli takımların başında geliyor. Fakat özellikle son 10 yılda İspanya’nın alt yaş düzeylerinde tartışmasız bir egemenliği bulunuyor. Sanırım bu da 2006’dan sonra dünya futboluna damga vuran İspanya takımının nasıl ortaya çıktığını oldukça iyi anlatıyor.

2000 yılından önceki organizasyonlarda İspanyol genç takımları çok sayıda derece aldılar. Şampiyonluk, ikincilik, üçüncülük.

2002’de U-16, U-17 dönüştürüldü. İspanya 2002’den sonra bir kez dördüncü, bir kez üçüncü, üç kez ikinci, iki kez de şampiyon oldu. 19 Yaş altı takımı ise 2002’den bu tarafa, dört kez şampiyon bir kez de ikinci oldu.

Bugün izlemekten büyük keyif aldığımız; Xavi, İniesta, David Silva, Fabregas, Fernando Torres, David Villa, Sergio Ramos, Casillas, Reina, Pique, Puyol, Llorente, Navas, Mata gibi İspanya Milli takımının yıldızları bu yaş kategorilerinde önemli başarılara imza attılar ve bu fabrikadan üretildiler.

Özellikle Barcelona alt yapısı İspanya Milli takımlarının çekirdeğini oluşturmada başı çekiyor. Buna Real Madrid, Sevilla, Atletico Madrid, Valencia, Zaragoza, Real Sociedad ve Athletic Bilbao gibi takımların alt yapısının da katkısı birleşince önemli yetenekler her sene birer, ikişer sahneye çıkıyor.

Javi Martinez, Cesar Azpilicueta,  Fran Merida, Bojan Krkic, David De Gea, Dani Parejo, Ander Herrera, Roberto Canella, Camacho, Asenjo gibi önemli yetenekler de sahne alma sırası bekliyor.

Bir üst paragrafta sahneye yakın zamanda sahneye çıkacakların hemen ardından ise Sergio Canales, Thiago Alcantara, Jorge Pulido, Isco, Iker Muniain, Juanmi, Paco Alcacer, Rafa Alcantara, Gerard Deulofeu, Jese Rodriguez, Koke, Borja, Suso, Pablo Sarabia, Ortola, Ramalho, Muniesa, Denis Suarez gibi adından sıklıkla söz edilecek, hatta aralarından bazılarının Dünya yıldızlığına koşacağı çok büyük birkaç kuşağında geleceğini söylememiz gerekir.

İspanya sadece yetenekli oyuncular yetiştirmiyor. Zaten iş bu gençlerin var olması değil, bu gençlerin alt yapıda kazandıkları bilgi-birikimleri, fundemental olarak sağladıkları gelişim. Ayrıca İspanya’nın sahip olduğu pasa dayalı, teknik, çabuk oyunculardan kurulu futbol kültürü her yaş düzeyi takımlarda aynen uygulanıyor. Böylece 21-22 yaşına geldiğinde oyuncu, hiç de yabancı olmadığı bir oyun şablonuyla Milli takımda rahatlıkla yer alabiliyor. Farkı da yaratan esas unsur burada diye düşünüyorum.

İspanya, futbolda şu an dünyada 1 numara. Bu daha ne kadar daha sürer sorusuna benim cevabım, yakın gelecekte değişmeyeceği yönünde. Gerçekten, hiçbir ülkenin alt yapısından İspanya’daki kadar yetenekli oyuncu birden gelmiyor.

İspanya’nın kadrosunu şu an oluşturan oyuncuların birçoğunun daha genç olması işleri daha da kolaylaştırıyor. Örneğin Casillas 29 yaşında ve bir kaleci olarak önünde çok uzun bir süre var. De Gea ve Asenjo gibi çok kaliteli iki genç kalecinin ise henüz 20 ve 21 yaşında olması en az 10-15 yıl kalede sorun yaşanmayacağını gösteriyor. Keza savunmanın önemli ismi Pique 23 yaşında ve uzun yıllar oynayabilir. Puyol’un ise önemli alternatifleri yetişiyor. Bartra, Muniesa, Ramalho, Pulido gibi çok yetenekli savunmacılar var. Xavi, İspanya’nın yakın zamanda kaybedeceği en önemli isim görünüyor. O’nun alternatifleri ise Ander Herrera, Thiago Alcantara, Sergio Canales gibi isimler. Gol yollarında, çok büyük bir yıldızın David Villa’nın ise en önemli alternatifi yine Valencia’dan Paco Alcacer olacak.

Bu isimlerin dışında İspanya’nın şu an sahip olmadığı; Suso, Isco, Deulofeu çok büyük yıldız adayları yetişiyor.

Uzun yıllar önce “Geleceğin Futbolu İspanya’da” başlıklı bir yazı yazmıştım, www.ortakafagol.com ‘da. Şimdi ise bu yazıda ne kadar haklı olduğumu görmek beni memnun ediyor. Geleceğin Futbolu İspanya’da sürmeye devam edecek.

En Kötü İspanya

İspanya dün gece, Dünya Kupası H grubundaki ikinci maçında Honduras ile karşılaştı ve sahadan 2-0’lık bir sonuçla galip ayrıldı. Dün akşamki Del Bosque’nin İspanya’sı son üç yılda izlediğimiz en kötü İspanya’ydı.

Gruptaki ilk maçında İsviçre karşısında maç boyunca oyunu kontrol altında tutmasına rağmen, şansız bir gol yiyen ve istediği golü bir türlü atamayan İspanya ikinci maçında, Torres ve diğer bütün futbolcuların maç öncesi demeçlerine rağmen, kendi futbol anlayışlarından uzak bir kadro ve oyun ortaya koydular.

Maça; kalede Casillas, savunmada Ramos, Puyol, Pique, Capdevila, orta sahada üçlü bir orta saha bloğu; Xavi, Busquets, Xabi Alonso, sağ tarafta Navas, solda David Villa, ilerde ise Torres ilk 11’yle başlayan İspanya takımı alıştığımız sürekli pas yapan oyununu sergilemedi. Kaleye daha çabuk inmeyi planlayan Del Bosque, sol kanatı göz ardı ederek bir oyun planı çizmişti.

Dünkü İspanya, son yıllarda izlediğim en keyifsiz İspanya’ydı. Zayıf rakibi karşısında beklenen tempodan çok uzaktılar. Çok sayıda gol pozisyonuna girdiler, çok gol kaçırdılar fakat oyun anlayışları, maçtaki istekleri hiç bildiğimiz İspanya gibi değildi. Ayrıca grup birinciliğini garanti altına alabilmek için çok sayıda gol atabilirlerdi bu maçta.

Gelelim Del Bosque’ya. İspanya gibi bir takımı devraldı ve bu takım üzerinde gereksiz oynamalarda bulunmadı. Avrupa şampiyonu olan İspanya’yı hatırlayalım. Savunmanın önünde Senna, O’nun önünde İniesta, Xavi, Silva’lı üçlü bir blok ve bu grubun önünde Torres ve Villa ikilisi. Del Bosque bu harika organizasyonda yapacağı tek şey Torres ya da Villa yokken tıpkı Aragones’in yaptığı gibi Fabregas’ı koymak, Senna yerine de Alonso’yu oynatmaktı. Aragones’in takımından çok büyük bir şansı daha vardı Del Bosque’nin o da, Aragones’in iki sene önce sahip olamadığı Pique gibi harika bir savunma oyuncusuna sahip olmak.

Del Bosque ise Torres’in yokluğunu adeta fırsat bilip, iki  

Barça'nın Yeni Messi'si: Gerard Deulofeu

Geleceğin Yıldızları köşemize bu hafta, Barcelona’nın 16 yaşındaki yeni yıldız adayı Gerard Deulofeu’dan bahsedeceğiz.

Gerard Deulofeu ismi benim için eski bir isim. Yaklaşık dört sene önce Deulofeu ismini duymuş, videolarını izlemiştim. Sonrasında bir iki yıl önce Deulofeu’nun Chelsea, Arsenal gibi takımlar tarafından takip edildiği ve transfer edilmek istendiği haberleri yayıldı. Merakla beklenen bu çocuğun bir an önce büyümesini bekledim, durdum. Ve Gerard Deulofeu ismi İspanya 17 Yaş Altı takımına, kendisinden bir yaş büyük bir jenerasyon ile, seçilmesiyle artık herkes tarafından duyuldu.

Dünya Kupası Öncesi İspanya Analizi

Alışık olduğumuz bir önermedir, İspanya’nın Dünya Kupasının favorileri arasında olduğu. Ne var ki İspanyol Milli Takımı her Dünya Kupasında bir yolunu bulup, başarısız olmayı bilmiştir. Bu kez durumlar biraz daha farklı. İspanya, Güney Afrika’ya Avrupa Şampiyonu olarak geliyor ve en önemli favori durumunda.

Yeni Bir David Villa: Paco Alcacer

İspanya’da şu son zamanlarda, adından sıkça söz edilen bir isim var. Geçen ay yapılan UEFA 17 Yaş Altı şampiyonasında altı gol atarak gol kralı olan ve şampiyonanın en önemli isimlerinin başında gelen Valencia’lı Paco Alcacer.

Futbol Draft 2010

İspanya Futbol Federasyonu ve Marca gazetesi gibi kuruluşların desteklediği, her yıl sonunda İspanya’da oynayan 21 yaş altı futbolcuların ödüllendirildiği, Futbol Draft’da 2010 ödülleri sahibini buldu.

2006 yılından bu tarafa yapılan organizasyonda sene başında, her mevkide 12 oyuncu belirleniyor. Bundan sonra sırasıyla 132 oyuncu, 77’ye ve 55’e düşürülüyor. Son olarak da her mevkide altın, gümüş ve bronz olmak üzere oyuncular belirleniyor.

İspanya'nın Geleceği: Isco

Francisco Roman Alarcon Suarez. Kısaca Isco. Valencia’nın dünya futboluna hediye etmek üzere olduğu bir yıldız adayının ismi. Yazımızda İspanyolların yeni 10 numarası olmaya aday bu genç yeteneğini yakından inceleyeceğiz.

David De Gea

Geleceğin Yıldızları köşemizin yeni konuğu David De Gea. Kimileri için İspanyol futbolunun yeni Casillas’ı, kimilerine göre yeni Van Der Saar.

Atletico Madrid’in 19 yaşındaki kalecisi, nam-ı değer “Van Der Gea”, bu sezon İspanya futbolunun bir başka yetenekli kalecisi Sergio Asenjo’dan formayı kapmasıyla tüm dikkatleri üzerine çekmişti. Atletico taraftarının da büyük sevgisi ve sempatisine sahip bu yetenekli kaleciye biraz değinmemiz şart.